NASA’nın gelecek 10+ yıllık “Evren gözlemi” hedeflerini belirleme çalışmaları, Space.com’da, 1 Şubat 2016’da yayımlanan bir yazı ile, Calla Cofield tarafından özetlendi…
NASA’nın Dünya yörüngesine yerleştirdiği Hubble Uzay Teleskobu (HST), başlangıçta gözünde belirlenen miyopluğa rağmen, insanlığın Evren gözlemlerinde devrim yarattı…! Fırlatılması 2018’e planlı James Webb Teleskobu (JWST) ve 2020’ye planlı WFIRST-AFTA gibi yeni teleskop projeleri çok daha büyük keşifler için ümit vaadediyor…
NASA’nın daha sonraki dönemde geliştireceği uzay teleskopları netleşmeye başladı… Ocak 2016 başlarında NASA’dan yapılan açıklamaya göre, 2030 başlarında başlatılması düşünülen uzay araştırma görevleri için, yeni teleskop konseptlerini belirlemek üzere dört araştırma grubunu oluşturmaya başladığı duyuruldu…!
Bu konseptlerden biri , yaşam izi araştırması kapsamında, öte-gezegenlerin yüzeyini doğrudan görüntülemeyi hedefliyor… Diğer uç uzay teleskobu tasarım konseptleri ise morötesi, optik, kızılötesi-yakını (near-infrared) gibi belirli dalgaboyunda ışın belirlemelerine yönelik… (Hubble x-morötesi, optik ve kızılötesi) gözlemi yapabiliyor…)
Oluşturulacak gruplar hazırlayacakları bir rapor ile her bir konseptin ne tür bilimsel çalışma yapabileceğini, ne gibi kabiliyetleri olabileceğini, bu teleskopları inşa için ne gibi teknolojik güçlüklerin mevcut olduğunu ve tüm astronomi camiasının bu teleskoplardan nasıl fayda sağlayabileceğini belirleyecek…
Bilim insanları, Kepler Uzay Teleskobunu ve diğer ekipmanı kullanarak, bugüne kadar 2000 öte-gezegenin varlığını belirledi… Şimdi, Dünyadan çok uzakta olmayan öte-gezegenlerin yüzeyine doğrudan bakmak istiyor… NASA’daki bilim insanlarından Bertrand Mennesson, gezegenlerin yüzeyini doğrudan-görüntüleyebilecek bir teleskobun (HabEx mission) bu gökcisimlerinin atmosferini ve yüzey şartlarını belirleyerek, bu yüzeylerde (olası) bio-aktivitenin ortaya çıkarılabileceğini düşünüyor… Öte-gezegenlerin atmosferinin Dünyadan görüntülenmesi halen başarılmış durumda…!
Halen inşaası devam eden JWST, 6.5 metre çapındaki aynasıyla , sınırlı optik gözlem kabiliyetinin yanında, kızılötesi ışın gözlemleri yapacak… LUVOIR (Large Ultraviolet, Optical and Infrared Telescope) konsepti grubunun lideri Aki Roberge, bu kabiliyetin Samanyolundaki yıldızların ve gezegenlerin oluşumunu inceleyebileceğini, gökadaların gelişim haritalarının çıkarılabileceğini, evrendeki ilk yıldız doğumlarına ışık tutulabileceğini ve Kara Delik bölgelerine nüfuz edilebilceğini düşünüyor…
Bugüne kadar Evrenin x-ışığı gözlemleri ( Süpernovalar, Kara Delikler, Gökada ve Kara Madde gözlemleri) NASA’nın Chandra x-ışını Gözlemevi ( Chandra X-Ray Observatory), Avrupa Uzay Ajansının (ESA) XMM-Newton Gözlemevi ve NASA’nın NuSTAR gözlemeviyle gerçekleştirildi… Geliştirilecek yeni teknolojilerle, Kara Deliklerin yakın bölgelerine nüfuz edilebileceği, Evrendeki madde ağının oluşumuna ve gökadaların doğum ve gelişme sürecine ışık tutulabileceği düşünülüyor…
Gökadalardaki yıldızlar hayret verici miktarda “görünür ışık” yayımlamakta… Bilim insanları artık bilmekteler ki, yayımlanan bu ışığın en az yarısı çevredeki toz bulutları tarafından bloke edilmekte…Takiben, kızılötesi ışık olarak tekrar-yayımlanmakta… Kızılötesi ışımayı kapsamayacak gözlemler ile, oluşturulacak “resim” yarım kalmakta…!
Yeni-nesil uzak-kızılötesi (far-infrared) teleskoplarla yapılacak gözlemlerle, araştırmacılar, yıldızları doğuran ortamları daha kapsamlı inceleyebilir… Kızılötesi gözlemler uzaktaki cisimlerin (su araştırması gibi) kimyasal yapılarını analiz etmek için de önemli… Bu kabiliyete sahip bir bir teleskopla yaşam sürecinin farklı safhalarındaki yıldızların bu safhalara bağlı olarak, içerdikleri elementler daha kapsamlı olarak belirlenebilir…
JWST ve ALMA (Atacama Large Millimeter/submillimeter Array) teleskoplarının kabiliyet alanına giren uzak-kızılötesi ışıklar Dünya atmosferinden geçerken saptırılmakta… Bu yüzden, kaliteli bir gözlem için teleskobun uzayda konumlandırılması gerekli… NASA’nın Spitzer Uzay Teleskobu, üzerindeki bazı daha-kısa dalgayı gözleyebilen enstrümanları çalışıyor olsa da, bu ışık bandındaki gözlem kabiliyetini kaybetmiş durumda…! Spitzer’in hizmetten alınmasından sonra, uzayda uzak-kızılötesi gözlem yapabilen araç kalmayacak… NASA’nın elinde kalacak tek araç, Boeing 747’ye entegre SOFIA (Stratospheric Observatory for Infrared Astronomy)…
NASA’nın gerçekleştirdiği Fermi Gama Işını Teleskobu ve WISE (Wide Field Infrared Survey Explorer) gibi araçlar/görevler mevcut olsa da, bunlar nisbeten küçük ölçekli programlardı… Bugün üzerinde çalışılan dört “teknoloji geliştirme projesi” Hubble, JWST ve WFIRST-AFTA’nın (Wide Field Infrared Survey Telescope-Astrophysics Focused Telescope Assets) adımlarını izleyecek büyük-ölçekli programlar olacak… Bu gibi büyük ölçekli programların hayata geçirilmesi birkaç-on yıl alabilir… Teleskopların kullanıma alınması 230’ların, hatta, 2040’ların ortalarını bulabilir…! Bu konseptlerin hayata geçirilmesinde NASA’nın dışındaki grupların da önemli etkisinin olacağı hususu bir gerçek…
ABD’deki Ulusal Bilimler Akademisinin Ulusal Araştırma Kurulu ( National Academy of Sciences’ National Research Council), her on yılda bir, gelecek on yılda astronomi ve astrofizikte yönelinecek (ve haliyle, devletin fon tahsis etmesi gereken) öncelikli hedefleri belirlemekte… NASA’nın halen üzerinde çalıştığı JWST ve WFIRST-AFTA bu süreçle belirlenmiş projeler / programlar…
NASA’nın koordine etmekte olduğu dört “konsept grubu”, NASNRC’nin karar alabilmesi için gereken “ ikna verisini” oluşturmaya çalışacak… Bu “Evren-araştırması” görevi konseptlerinden hangisinin hayata geçirileceğini zaman gösterecek…
0 yorum:
Yorum Gönder